27 Şubat 2013 Çarşamba

Ne yazık

İki üç baldırı çıplakla çıktık yola daha çocukken
göt kadar mahallelerimizde
Zaferleri olan komutanlardık her birimiz
dudaklarımız bazı zamanlar patlasada
aksam içtiğim anamın çorbası hiç acıtmazdı
yaralı dudağımı.
Büyüdük ya ardından
çok değil
19 20 yaşlarındaydık belkide
etlerimizi kopardılar
koca koca itler.
beni ilkin sardılar sıkıca
rutubet kokan uzun zaman rafta kalmış
pis bir beyaz beze
sonra anama gönderdiler bekletmeden
kavak ağacından bir garip kutunun içinde
kavak ağacı iyidir
çabuk yetişir sulak yerde
bizlerki sulayanız onca nefreti kini
gün gelir herbirimizin yeri aynı kutu olur elbet
ve analarımız gözyaşları ile mapus olur
üç beş kemik için
içinde yattığımız mezarlara.

Hiç yorum yok: