27 Şubat 2013 Çarşamba

Ne yazık

İki üç baldırı çıplakla çıktık yola daha çocukken
göt kadar mahallelerimizde
Zaferleri olan komutanlardık her birimiz
dudaklarımız bazı zamanlar patlasada
aksam içtiğim anamın çorbası hiç acıtmazdı
yaralı dudağımı.
Büyüdük ya ardından
çok değil
19 20 yaşlarındaydık belkide
etlerimizi kopardılar
koca koca itler.
beni ilkin sardılar sıkıca
rutubet kokan uzun zaman rafta kalmış
pis bir beyaz beze
sonra anama gönderdiler bekletmeden
kavak ağacından bir garip kutunun içinde
kavak ağacı iyidir
çabuk yetişir sulak yerde
bizlerki sulayanız onca nefreti kini
gün gelir herbirimizin yeri aynı kutu olur elbet
ve analarımız gözyaşları ile mapus olur
üç beş kemik için
içinde yattığımız mezarlara.

24 Şubat 2013 Pazar

ne kadar büyük hayatlarımız var
koca koca düşlerimiz
çikolatadan yapılmış dağlarımız
son model arabalarımız
güzel ve huzurlu evlerimiz
hep büyük hayallerimiz ve biz
 
yok,yok işte bir hayalim
kimseye vermedim en küçük bir söz bile
yok,yok işte bir hayalim
senden alamadım aklımı hala
yok işte bir hayalim
kızdım gelmişe geçmişe.
sevmiyorum işte
sevmiyorum bu insanları
bunu okuyanıda
sokakta gezenide
yöneteni çalışanı ağlıyanı güleni
zengini fakiri
sevmiyorum işte
sevmiyorum kimseyi.
ben sadece bu sabah farklı uyandım
çayım daha bir demli geldi nedense
yüzüme yıkamadan önce bir baktım
o da farklı ,gülüyor.
ben sadece bu sabah farklı uyandım
yürümeyi denedim koşmaya başladım
konuşmaya çalıştım gülmeye başladım
o da farklı ,ağlamıyor.
ben sadece bu sabah farklı uyandım
umut ektim ufak bir saksıya
orman oldu bir anda
o da farklı, daha gür daha yeşil.
ben bu sabah çok farklı uyandım...